Salı, Eylül 30, 2008

Eski yazılarım...


Tam üç yıldır sanal harflerime defter olan bu sayfanın önceki sayfalarını karıştırdım az önce. Çıkarıp dolaptan eski günlüklerden birini karıştırır gibi. Benim hoşuma gitti yazdıklarım. Arada bir havalandırmalı eski sayfaları. Başlıkları tıklayarak geçmişimde biraz gezinmek için;










Çarşamba, Eylül 24, 2008

Kara Gün...

Bugün, çevre ve toplum sağlığı satılığa çıkarıldı! Kızılderili atasözünde denildiği gibi, "Son nehir kuruduğunda, son balık öldüğünde, son ağaç kesildiğinde, beyaz adam paranın yenilmeyeceğini anlayacak"! Bu iğrenç katliama eli bulaşanların bunu bile anlamayacağını düşünüyorum. Utanıyorum!

Pazartesi, Eylül 22, 2008

Müzeden çıkınca...

Ne zamandır giriş yapmıyorum açıkgünlüğüme. Açıkçası birşeyler yazmak da gelmiyordu onca zamandır. Gündemin sinir bozucu vıcık-vıcık ilişki biçimleriyle sinirlerimi yıpratmamak için kendimce üç maymunu oynuyor, politik farkındalığımın derin yaralar açabileceği korkusuyla pek çok iletişim aracından uzak durmaya çalışıyordum. Bir süre daha uzak kalmak istiyorum aslında. Öte yandan yazmadan edemeyeceğim şeyler de olmuyor değil. Bu gönderi de onlardan biriyle ilgili; Masumiyet Müzesi...
Bu sabaha karşı 04:38'i gösteriyordu saat kitabı okumayı bitirdiğimde. Roman okumayı neden sevdiğimi, neden edebiyata hayran olduğumu hatırlamanın tüm varlığımı saran tatlı hissiyle bir süre oturdum o en sevdiğim okuma koltuğumda. Kucağımda Masumiyet Müzesi, ağzımda o çok sevilen yiyeceklerin bıraktığı ve hemen geçmesini istemediğiniz o tat! İyi bir romanı bitirdikten sonra yaşadığım o karma duygu: Biraz kıskançlık, hayranlık, romanın kendi dünyamda açtığı yeni yerleşim alanlarında heyecanlı gezintiler, mutluluk, hüzün, heyecan, hayret... En çok da dayanılmaz bir istek yazmaya dair!

Ortalarına doğru sıkıldığımı hissettiğim, akmadığını düşündüğüm ve devam etmek için kendimi zorladığım oldu bu kitabı okurken. Sonra sonra yerine oturan taşlar, okurken beliren soru işaretlerinin yanıtlarıyla ilerleme isteği, son bölümde, her iyi romanın sonunda yaşadığım "eyvah bitecek!" duygusuyla zoraki bir yavaşlama...
Sırada ne var diye sordu heyecanla kitap hakkındaki yorumumu paylaştığım bir arkadaşım. Şimdilik birşey yok dedim, iyi bir roman okuduktan hemen sonra, beynimde kalan o tatla bir süre daha yaşamak isterim. Azalınca, dedim...
*Resme tıklayarak, Masumiyet Müzesinin web sitesine girebilirsiniz.